
Gündelik Hayatta Ruhuma İyi Gelenlerden: Sıcak İçecekler.
Ruhum hem batılı hem doğulu olsa da evde aralıksız çay içenlerden değilim. Çay içtiğimde de aklıma en son ‚bizim çay‘ geliyor açıkçası. Önceliği yeşil ve yasemin çaylarına veriyorum. Eğer bulunduğum ortamda varsa hiç düşünmeden içebileceklerim kategorisindeki çaylar bunlar. Olmaması halinde papatya, ıhlamur, nane gibi alternatiflere yer verebilirim. Mevsimine göre, örneğin bordo ve kırmızıyı sonbahara pek bir yakıştırdığımdan, kuşburnu gelebilir aklıma. Sonra tarçınlı bir içecek belki. Bu noktada süt de girer mi dersiniz işin içine? Yulaf olur, badem olur. İnek olmaz, hayır.
İlla demlemem veya ’sallamam‘ gerekmiyor bu arada çayı. Eğer ‚uğraşmak‘ istiyorsam, biraz da gözümü doyurma niyetim varsa, elma, portakal, çubuk tarçın, karanfil, zencefil, limon kaynatırım. İçine biraz da bal akıtır, öyle öyle yudumlarım. Sıcaktan yumuşamış, büzüşmüş meyveleri de bırakmam tabii, bir güzel ısırır, minimum çöp çıkarırım.
Ama sıcak içecekleri ele aldığımızda çayın öncesine kahveyi koymam gerekir pandemiden bu yana. Öncesinde hiç kahve arayan birisi değildim. Türk kahvesini de ‚olduğunda‘ içerdim. Çay-kahve alışkanlıklarım bulunduğum ülkeye göre direkt değişiyor bu arada. Türkiye seyahatlerimde hiçbirimizin engel olamayacağı bir hızda ‚bir çay alabilir miyim’e dönüyor olay. Bunu da seviyorum. Bulunduğum coğrafyaya göre akıp gitmeyi. Ama pandemiden sonra hakikaten sütlü-sütsüz kahve insanı oldum. Midemin o gün kaldırabildiği kadar kahve içiyorum. 2022 senesinde Türkiye’den Avusturyaya taşınmamızla birlikte tam otomatik kahve makinesine geçmiş bulunduk. Evde hiçbir şey yoktu, kıyafetlerle dolu valizleri bile taşımamıştık henüz. Ama ‚o‘ odanın merkezindeydi işte: İki sene boyunca hiç ısınamadığım tam otomatik kahve makinesi. Sütlü sütsüz hiçbir içecek keyif vermiyordu artık. Sık sık gönlümün efendisi olan Göztepe’de yaşarken aldığımız ve pek bir severek kullandığımız, inanılmaz bereketli filtre kahve makinemi anıyordum. Canım ilk kahve makinem.
Neyse ki adı hiç lazım değil full otomatik makine bozuldu, servisten geldi ve ben o esnada fırsatı değerlendirip ‚alsak ya bir filtre kahve makinesi artık..‘ diyiverdim. Göztepe ruhu döndü, sabahlarım şenlendi. İlk ’ne zamandır denemek istediğim aromalar‘ alışverişi yapıldı ve teslimatı bekleniyor. Adı lazım değil arkadaş için de açıverdim bir satış ilanı. Gelişi bereketli olmadı, gidişi oluversin bari!


Heyecanlanmak kıymetli his.
Yani biraz da şunu anlatmaya çalışıyorum. Heyecanlanmak kıymetli his. Kahve için, kahve yapmak için, kahveyi yudumlamak, birlikte demlenmek için. Eşlik etmeye ve eşlik eden her şeye, herkese çok önem veriyorum. Eşlikçim kahve de olsa, müzik de olsa, kedim de olsa, eşim, arkadaşım, kol saatim, herhangi bir koku da olsa. Birlikte oluşturduğumuz mozaik, ahenk, anlam dünyası beni ayakta tutuyor, hayatı hayat yapıyor. Böyle düşünüyor, böyle yaşıyorum. Anlamı olmadığını düşündüğüm hayata anlam katma çabam bundan geçiyor.
Özetle azizim, ister kahve ister başka mesele, ciddiye aldığında hakikaten ciddi mesele. Karşına alırsan, oturup bir anlamaya çalışırsan, dokunup tanırsan; abarttığın kadar vardır bence. Bazı şeyler abartılmalı. Tadı oradan geliyor.
*Paolo Nutini – Iron Sky eşliğinde yazılmıştır.
**Bu yazı işbirliği içermemektedir, marka veya ürün tarafımdan temin edilmiştir.


To those who can hear me, I say, do not despair
The misery that is now upon us is but the passing of greed
The bitterness of men who fear the way of human progress
The hate of men will pass, and dictators die
And the power they took from the people will return to the people
And so long as men die, liberty will never perish
Don’t give yourselves to these unnatural men
Machine men with machine minds and machine hearts!
You are not machines, you are not cattle, you are men!
You, the people, have the power to make this life free and beautiful
To make this life a wonderful adventure
Let us use that power!
Let us all unite!